Keçiboynuzu çekirdeği oldukça ilginçtir. Bir adet keçiboynuzu çekirdeğinin 0.2 gram ağırlığındadır. Bu miktar keçiboynuzunun şekli veya büyüklüğü fark etmeksizin tüm çekirdeklerinde aynı olmaktadır.
Doğadan gelen bir mucize mi dersiniz keçiboynuzu tohumlarının hepsinin ağırlığı birbirine eşittir. Dolayısıyla çok eskiden Osmanlı ve Arap dünyasında keçiboynuzu tohumları ağırlık birimi olarak kullanılmıştır. O dönemde kullanılan ölçü, bir dirhem on altı keçiboynuzu çekirdeğine eşitti. Günümüzde ise ağırlık ölçülerine bakıldığında keçiboynuzu tohumunun beş tanesi kesin olarak bir gramdır.
Ayrıca bir adet keçiboynuzu tohumu tam olarak bir karat gelmektedir. Karat adı keçiboynuzunun Arapça karşılığı olan karrat sözcüğünden gelmekte olup Yunanca karşılığı ise ceration dur. Eski altın paraların ağırlığı 2 dirhem 1 çekirdeğe tekabül ettiği için şık giyimli kimseye bir nevi altın yakıştırması anlamında 2 dirhem 1 çekirdek nitelendirmesi yapılır.
Keçiboynuzu tohumu kolesterol içermez ayrıca içerisinde kafein yoktur. Süte oranla kalsiyum içeriği üç kattır.
Keçiboynuzunun Faydası
Keçiboynuzu meyvesinin iki temel katkısı vardır. Bir yandan anti alerjik ve antibakteriyel olan galik asit içerir. Bundan dolayı bağışıklık sistemini güçlendirir, Alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerine karşı etkili bir ilaç görevi görür.
Diğer taraftan doğal bir afrodizyak özelliği taşır. İktidarsızlık probleminin giderilmesine yardımcı olur. Keçiboynuzu kürü yapan erkeklerde sperm sayısını arttırarak çocuk sahibi olamama riskini azaltıyor.
Sonbaharın meyveleri denince unutulmaması gereken bir lezzettir keçiboynuzu... Şimdi tam zamanı, keçiboynuzu çok ilginç alanlarda kullanılıyor. Özellikle Toroslar bölgesinde, dağlarda harnup pekmezi çok bulunur. Harnup pekmezi yapılır, harnup keçiboynuzu aslında. Keçiboynuzu'nu olduğu gibi de yiyebiliyoruz, çok lifli ve faydalı dolayısıyla sindirim sistemine gayet iyi geliyor. Aynı zamanda farklı alanlarda kullanılabilen bir meyve. Çünkü çekirdeklerinde zamksı bir madde ihtiva ediyor ve dolayısıyla dondurmalarda kıvam arttırıcı madde olarak kullanılıyor. Aslında pek çok gıda sanayi segmentinde kıvam arttırıcı olarak kullanıldığını görüyoruz. Fakat zamksı bir öz olduğu için zamanında kunduracılıkta bile lak ya da cila gibi kullanıldığını görüyoruz. Hatta fotoğrafcılıkta, fotoğraf basmada kullanılmış. Eskiden parlak basılan fotoğrafları düşünün, dolayısıyla ayakkabıcılıktan fotoğrafçılığa oradan dondurma imalatına ve bisküvi üretimine kadar uzanan bir yelpazede kullanımı var. Bisküvi, çörek ve kurabiye gibi şeylerde de keçiboynuzu unu çok kullanılıyor. Çikolatayı andıran bir tadı olduğu düşünülüyor ve biraz da alternatif ürün olarak kullanılıyor. Ama hiçbir zaman bir kakao çekirdeğinin yerine tutmuyor.
Keçiboynuzunun bir başka özelliği var; harnup ingilizce'de carub, ibranice ve Arapçaya gidersek karob olarak karşımıza çıkıyor. Karat kelimesinin yani mücevhercilikte ayar anlamında kullanılan bu kelimesinin kökeni olmuş. Burada şöyle bir inanış var; Dünyada yetişen her bir keçiboynuzunun her bir çekirdeğinin aynı ağırlıkta olduğuna inanılıyor. Çekirdek nemle büyüklüğü değişmiyor ve ağırlığı gerçekten sabit halde bulunuyor. Dolayısıyla zamanında altın veya mücevher tartmakta kullanılan bir ayar ve ağırlık birimi özelliği var. Hatta 2 dirhem bir çekirdek ifadesinin buradan geldiği söylenir. 4 keçiboynuzu çekirdeği bir dirhem eder. İtibarlı kişilere bir fazla çekirdek tartılırsa bu alıcının itibarını gösteriyor.
İşviçre'de bir üniversitenin yaptığı çalışmada 28 değişik ağaçtan yaklaşık 550 tane çekirdeği ölçmüş ve en fazla % 5 farklılık olabildiğini tespit etmiş. Ama yine de eski zamanlarda özellikle Osmanlı döneminde keçiboynuzu çekirdeği bir ağırlık birimi olarak mücevher ve altın tartımında kullanılmış. Keçiboynuzu altın değerinde olmasa bile sonbaharın güzel lezzetlerinden biri. Harnup pekmezi şeklinde tadına varabilirsiniz. Çikolatanın yerini tutmasa bile keçiboynuzu ununu kurabiyelerde kullanabilirsiniz.
Güneyde özellikle Toroslar bölgesi için keçiboynuzu pekmezi oldukça önemli, Kıbrıs için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Kıbrıs mutfağında pek çok yerde özellikle tatlılarda bu pekmez kullanılıyor. Antalya'da ise ilginç bir pelte benzeri tatlı var. Aslında bu şekilde pekmezden yapılan peltelere başka yerde de rastlıyoruz. Özellikle Karadeniz yöresinde pepeçula ya da pepeçura denilen ve üzüm pekmezinden yapılan pelteler vardır. Keçiboynuzu pekmezinden yapılan pelte ise pekmezin tadı çok yoğun olduğu için sulandırılarak yapılıyor.
Pelte tarifi şöyle;
6 çorba kaşığı nişastayı biraz suda ezicek ve bunu 4 bardak suya tamamlayacaksınız. Sonra buna 2 bardak keçiboynuzu pekmezi ilave edeceksiniz. Yani toplamda 6 bardak keciboynuzu pekmezi ve su karışımınız bardak başına da 1 kaşık nişastanız olacak, buna 4 kaşık şeker ilave edebilirsiniz. O da keçiboynuzunun tadının çok yoğun olmasından kaynaklanıyor. Bunu ateşte koyulaşıncaya kadar pişirin. Sonra geniş bir tepsiye döküyor ve donmaya birakıp baklava dilimi şeklinde kesiyorsunuz. Pelteyle böyle pestil arası bir kıvamda, üzerine ceviz serperek servis ediyorsunuz.
Birazda karanfil kullanılması önerilebilir. Karanfil bu pelteye çok yakışıyor. Tepsiye dökmek yerine ufak yayvan kaselere ya da kadehlere dökerek dondurulabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder